Size ne hissettirebilir bilmiyorum ama küçüklüğünde tiyatrocu olma hayaliyle yanıp tutuşan ve misafirliklerde, çocukları toplayıp aile büyüklerine gösteriler hazırlayan bir çocuk olan ben’i, inanılmaz mutlu etti bu kitap.
Tiyatroya hevesli olup sahnede bunu kanıtlayamamanın verdiği hayal kırıklığını çok iyi bilirim. Kitabı okurken adeta çocukluğumun yanımda oturduğunu hissettim.
Bunları bir ara uzun uzun konuşuruz, şimdi bizim Kekeme Hamlet‘ten bahsedelim :
Kekeme Hamlet, dediğimiz kahramanımızın gerçek adı : Hikmet.
14 – 15 yaşlarında genç bir delikanlı. Kendini bildi bileli kekeme. Kitabı da onun ağzından dinliyoruz, bir nevi günlüğünden okur gibi.
Biraz onu, biraz ailesini tanıyoruz önce. Kendi gibi kekeme olan büyükbabasına da yer veriyor satırlar arasında. Öğreniyoruz ki büyükbabası da onlarla birlikte yaşıyor, evde kendine ait bir odası var ve asla odadan çıkmıyor. Her zaman kapıyı kilitliyor, çıksa da kimseyle konuşmuyor.
Bizim gibi Hikmet de bir anlam veremiyor buna. İşin özünü ise sonradan öğreniyoruz.
Hamlet mevzusuna gelecek olursak, bizim Hikmet pek bir meraklı tiyatro işlerine. Kendi çabasıyla birçok oyun izlemeye gidiyor, çok keyifli vakit geçiriyor fakat kendini hep o sahnede görmek istiyor.
Her defasında da kekeme olduğunu hatırlayıp karalar bağlamaya başlıyor…
Kitabı okurken hem çok güldüm hem çok şaşırdım hem de çok duygulandım. 💫 Duygulandığım nokta, hem kitabın gidişatından hem de bir benzerini benim yaşamamdan dolayıydı…
Demem o ki kendimden çok şeyler bulduğum, bitmesini istemediğim ama sayfaları çevirmeyi de bırakamadığım bir kitap oldu benim için.
İnanılmaz eğlendiğim bir bölüm vardı, bir parçasını paylaşmak istiyorum sizinle 🙂
Hikmet’in rüyasından :
Hamlet: (Elinde birdenbire portakal belirir. Elinde tuttuğu portakalla birlikte o da ayağa kalkar. Portakalı göz hizasına kaldırır ve portakalla konuşmaya başlar.)
Soymak ya da soymamak! İşte bütün mesele bu… Portakalı soyup baş ucuna koymak mı güç, yoksa portakalın suyunu sıkıp onu bir nefeste içmek mi?
Kekeme Hamlet, biraz da umudun temsilcisi 🌿
Hikmet ile birlikte acı tatlı bir yolculuğa çıkıyorsunuz ve size tavsiyem emniyet kemerlerinizi bağlamanız yönünde. Karşınıza her an her şey çıkabilir 🙂
Hem küçük kardeşlerimiz hem de biz gençler/ yetişkinler için pek keyifli ve düşündürücü bir kitap, okuyun okutun…
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoş kalın,
Ece 🌼
Yazılarını okudukça keşke Türkiye’de olsam ve yorumladığın kitapları alıp okusam diyorum. Tam tarzım şeyler okuyorsun. Belkide bana bir liste yollarsın, Türkiye’ye ziyarete geldiğimde hepsini satın alırım.
Sevgilerle,
Çocuk Kalpli.
BeğenLiked by 1 kişi
O halde, çok severek okuduğum yerli yabancı karışık, bir liste bırakıyorum 🙂
– 1984
– Simyacı
– Kitaplardan Korkan Çocuk
– Kekeme Hamlet
– Kürk Mantolu Madonna
– Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu
– Eve Giden Uzun Yol
– Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
– Fareler ve İnsanlar
– Uçurtma Avcısı
– Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat
– Martı Jonathan Livingston
– Kemal Hadi Gel Bi Kahve İçelim
– Sol Ayağımın Başparmağı
Sevgiler, Ece 🌼
BeğenBeğen
Uçurma Avcısı, Simyacı, Fareler ve İnsanları okudum. Onlar çok ciddi kitaplar. Çok üzücüler. Ben biraz da “Balino” gibi kitaplar arıyorum. Çocuk Kalpli kitaplar, listeyi buna göre yeniden düzenlesen? Sevgilerle.
BeğenLiked by 1 kişi
Okuduğum çocuk kalpli kitapları, sizin için gözden geçirdim. Bunları daha çok sevebilirsiniz :
– Denizkızı Emily’nin Sırrı
– Ah Şu Uzaylılar
– Beyaz Evin Gizemi
– Küçük Prens
– Dedemin Bakkalı
– Küçük Kara Balık
– Küçük Prenses
– Pat Karikatür Okulu
(Ben Ekmek Parası, Sokaklardan Bir Ali ve Öksüz Piyero’yu da çok severek okumuştum ama onlar biraz duygusal kitaplar. İlk listedeki Balino, Kitaplardan Korkan Çocuk, Kekeme Hamlet ve Martı, bu liste için de geçerli.)
Sevgiler 🌼
BeğenLiked by 1 kişi
Harika!!! Çok çok teşekkür ediyorum!!
BeğenLiked by 1 kişi
Rica ederim, keyifli okumalar…
BeğenLiked by 1 kişi