Çerçevedeki fotoğraf, Elif ile benim küçüklüğümden bir kare. Olayın kahramanları da bizzat biziz 🐣
Sene 2006 |8 yaşındayız : Her şey bir tenefüs vakti başladı.
İlkokulumuzun arka bahçesinde ikimizin bir ağacı vardı, o gün yine onu görmeye gittik. Orada Elif’e şöyle dediğimi hatırlıyorum “Eliiiiif, gösteri yapalım mııı ?”
Nasıl, Nerede, Ne yapacağımızı sorunca bizim kız, şöyle dedim ben “Bilmiyorum ama kendi kendimize bir gösteri ya da tiyatro hazırlayıp sınıflara sunabiliriz. Çok eğlenceli oluuuur.” Ne şanslıyım ki Elif de bu tarz şeyleri çok sever, bu yüzden kabul etti.
Biz o tenefüs vakti bir fikir bulduk ve her şey onun üzerine gelişti. Fikrimiz şuydu : “Üsküdar’a Gider İken” türküsünü hem görsel hem de işitsel olarak canlandıracaktık.
Sınıf öğretmenimize sorma lüksünde dahi bulunmamıştık, nasıl bir özgüvense o an, her şeyi kendimiz planlayıp adeta saman altından su yürütmüştük 😃
Elif ile o gün planımızı yaptık. Bir sonraki gün beden eğitimi vardı. Öğretmenimizden bir bahaneyle sınıfta kalmak için izin alacaktık. O sırada da kostümlerimizi (orası ayrı fiyasko, anlatacağım) giyip birkaç sınıfa sunacaktık.
Türkünün konseptine uygun olması için, Elif’e dedesinin şapkasını ve ceketini getirmesini söyledim, ben de elbise ve şemsiye getirecektim.
Biz o akşam annelerimize, öğretmenimizin tiyatro için birkaç eşya istediğini söyledik. İkimizinkiler de bir poşet ile birlikte yanımıza verdiler ve Elif ile o sabah okulda buluştuk. Arkadaşlarımız o gün beden eğitimi dersimiz olduğu için poşetleri yadırgamamışlardı.
Elif ile birlikte son dersi(beden eğitimi) iple çekiyorduk. Sınıftan bir kız arkadaşımız bizi heyecanlı görünce, sebebini sormuştu. Biz de “Kimseye söylemeyeceksen söyleriz” deyip başladık planı anlatmaya. Onun da çok hoşuna gitmişti ve bize yardım etmek istediğini söyledi.
Biz de bir üçüncü kişi ne yapabilir, ne yapabiliiiir… diye düşünürken EVREKA ! Bulduk.
Mavi kartonlardan damla şekli kesecektik, biz şarkıyı söylerken o da üstümüze o damlaları atıp yağmur yağıyormuş süsü verecekti. Eksik olan tek şey kartondu. Elif, “Sınıftaki faaliyet dolabından alalım” dedi. Ben de onun peşinden gittim, biz kartonu dolaptan çıkarırken bir çocuğun “Sizi ööğretmene söyliiiceeeem” dediğini hatırlıyorum. Sanata hiç saygı kalmamış yahu 😄
Efenim biz allem ettik kallem ettik bir tenefüs vakti o damlaları hazırlamayı da başardık ve nitekim beden eğitimi dersimiz geldi !
Öğretmenimizden üçümüz izin aldık, “Bir ders saati sınıfta kalıp test çözebilir miyiz ?” diye. İzini koparınca bir 10-15 dakika bekledikten sonra, sınıfta kostümlerimizi giydik. Elif, dedesinin ceketi ve şapkasıyla çok komik olmuştu, gülmeden duramıyordum. Ben de önlüğümün üstüne elbisemi giyip şemsiyemi de aldım. Diğer kız arkadaşımız da bir poşet karton parçacıklarını aldı.
Koridora çıktık ve kendimize bir sınıf seçmeye başladık. Büyüklere yapalım istiyorduk ki, gerçek bir gösteri gibi olsun. Bu yüzden 2. sınıf minik halimizle 7. sınıfların koridoruna geçtik ve oradan rastgele bir sınıfa girdik. Öğretmenden “Öğretmenim biz size bir tiyatro gösterisi yapmak istiyoruz izin verirseniz” dedik.
Öğretmen önce şaşırıp kalsa da (ee bayram değil seyran değil) sonra kabul etti, “E hadi yapın bakalım, izleyelim gösterinizi” dedi. Şemsiyemi açtım, Elif ile tam sınıfın ortasında yerimizi aldık, diğer kız arkadaşımızın kulağına fısıldadım, kartonları şu zaman at, diye. Her şey hazırdı vee ben türküyü söylemeye başladım : Üüüsküdaaar’a giideer iiken aaldı da biir yağmuuur 🎵
O sırada Elif, İstanbul Beyefendisi taklidi yapıyor, diğer arkadaşımız da karton parçalarını (hayır hayır, yağmur damlaları) üstümüzden atıyordu. Kimi öğrenciler gülmekten yerlere yatıyor kimileri yoğun bir alkış tufanına tutuluyorlardı.
Biz o an gerçekten çok eğlendik, türküyü bitirdim, gösterimiz de bitti, selam verdik 🌿 Öğrenciler alkışlamaya başladılar. Öğretmene dönüp “İzin verdiğiniz için teşekkür ederiz öğretmenim” dedik tam sınıftan çıkıyorduk ki hiiiç hesaba katmadığımız bir şey oldu. Öğretmen arkamızdan şöyle seslendi : “Şşşt, kızlaar. Bu yağmur damlalarını kim toplayacak ?”
O kartonları saçtık iyi hoş da toplamayı hesaba katamamıştık 😅 El mecbur hepsini tekeer teker topladık. Sonra tekrar teşekkür edip sınıftan ayrıldık. Hevesimizi almış, her şeyiyle çok eğlenmiştik. Sınıfımıza gidip kostümlerimizi çıkardık, eşofmanlarımızı gidip biz de bahçeye çıktık. Öğretmenimiz “E siz test çözecektiniz ya kızlar?” dedi. Biz de “Çözdük öğretmenim” deyip gülümsedik.
O ders saati yaşanan macerayı ne öğretmenimiz ne de sınıf arkadaşlarımız öğrendi. Üçümüzün arasında minik tatlı bir sır olarak kaldı… Siz de bu sırrın bir şahidisiniz artık ☘️

Yarın çocukluğumun, kardeşimin, ablamın, dert ortağımın, dostumun, Elif’in doğum günü…
15 yıldır hayatımı güzelleştirip en zor zamanlarımda sen olduğun, beni her zaman desteklediğin, yanımda olduğunda evimde hissetmemi sağladığın her dakika, her saniye için teşekkür ederim çocukluğum 💛
Hatıralarımın en güzeli hep seninle, iyi ki varsın, iyi ki doğdun 🍰
Yazının anlam ve önemine ithafen “Üsküdar’a Gider İken” diyor ve türküyü de şuraya bırakıyorum :
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoş kalın,
Ece 🌼