“Nerede o eski bayramlar ?” klişesine bir yenisini eklemek istiyorum : “Neerde o eski fotoğraflar”
98 yılında doğdum, pek de büyük sayılmam ama ne mutlu ki akıllı telefonların olmadığı ve teknolojinin böylesi hayatımızın içine yerleşmediği bir çocukluk geçirdim. Babam fotoğraf çekmeyi çok severdi, filmli bir fotoğraf makinesi almış ben küçükken.
Bebekliğimden 10-11 yaşlarıma kadar biiirçok fotoğrafım var, albümlerde, ayakkabı kutularında, çerçeveler içinde. Sonrası yok ama. Akıllı telefonlar çıktığı için “Zaten elimizin altında telefon var, çekeriz istediğimizde” algısı oluştu ve eski tadı kalmadı fotoğrafların…
İnsanlara “Bir fotoğraf stüdyosuna sevdikleriniz, ailenizle hatıra fotoğrafı çektirmek için en son ne zaman gittiniz ?” diye sorsak %90’ından hiçbir zaman (düğün-nişan-mezuniyet vs. harici) %10’undan ise yıllar önce cevabını alacağımızdan hiç şüphem yok.
İki gün önce bana da sorulsaydı o %90’lık dilime girerdim fakat artık %10’luk dilimdeyim ☘️
Yakın arkadaşım Sıla ile birlikte, ona falanca yerden çanta bakmak için çarşıya gittik. Çantayı aldık, karadut sularımızı içtik.

İşimizi halledip yurda geri dönecekken bir fotoğrafçının önünden geçiyorduk. “Neden bir hatıra fotoğrafımız olmasın ki?” dedik. Halbuki elimizin altında akıllı telefonlarımız var ve istesek aynı pozdan 188 tane çekebilirdik.
İkimiz de farkındaydık ki, orada çekilip alacağımız bir poz, bunca zamandır yaptığımız tüm selfie’lerden daha değerli olacaktı.
İçeri girdik, derdimizi anlattık. Fotoğrafçıya bu sebeple uğrayanlar çoğunlukta olmadığı için “Vesikalık mı, biyometrik mi?” diye ısrarla sordular önceleri. Sonrasında yukarı kata çıktık.
Fotoğrafımızı çeken abi öyle hoşsohbet, güleç yüzlü biriydi ki, biz o an stüdyoda değil de yurttaymışçasına doğal davranmaya başladık. En güzeli, en samimisi de bu son fotoğraftı.
Aradan 20-30 yıl geçse bile bakıp bu yıllarımızı yad edebileceğimiz bir fotoğrafımız oldu. Cam ekrandan değil de bizzat kendisine dokunuyor olmak bile harika bir his. Ha bir de, ne kadar bakarsanız bakın şarjı bitmiyor 🙂
Bu tek fotoğraf karesinin varlığı beni çocukluğuma götürmeye de yetti. Akıllı telefonların olmadığı,çekilen tek bir pozun, insanı mutlu kılmaya yetebildiği ve fotoğrafların çok daha değerli olduğu günlere…
Hayatınızda en az bir kez tadın bu deneyimi. | Dijital ortamdan çok daha anlamlı olduğunun farkına varacaksınız 🌿

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoş kalın,
Ece 🌼
Merhaba, eskiden film kullanirken bir yer için bir ya da iki fotograflik hakkiniz vardi. 100 tane fotograf cekemezdik . Fotograflar nasil cikacak diye tabledilmesini sabirsizlikla beklerdik. Cok buyuk hayal kirikligi olan fotolarda olur supris sekilde güzel olanda. Artilar ve eskiler. Dijital ortamda bir bakmissin herkes amator fotografci 😂
BeğenLiked by 1 kişi
Evet katılıyorum, hem artı hem eksi yönleri var, ama sanırım benim için hâlâ filmli fotoğraf makinemiz daha değerli 🙂 ve bana kalırsa ileride herkes kendi bireysel fotoğraf stüdyosunu ya da haber kanalını kuracak internette, ki bu son 5 yılda Youtube ve uygulamalardaki canlı yayın özelliklerimizle mümkün olmaya başladı bile. Ne şekilde bir dünya bekliyor bizi bilmiyorum ama umarım eskiyi aratmaz.🙂 Değerli yorumunuz için teşekkür ederim, sevgiler 🌼
BeğenLiked by 1 kişi
Bu güzel yazi icin ben tesekkur ederim
BeğenLiked by 1 kişi