İtiraf etmeliyiz ki çoğumuz, kendileri okumasa da bize ” Biraz kitap oku” telkinlerinde bulunan ailelerin içinde büyüdük. Bu baskıcı ve işe yaramayan yöntemler, ne yazık ki hâlâ birçok çocuğu kitaplardan uzaklaştırmaya devam ediyor. (Konuyla ilgili ayrıca bir yazı yazacağım – yazdım –)
Bugünkü yazımda sizlere, özellikle çocuklukları boyunca böyle bir baskıda büyüyüp kitap okumayı sevmeyen ya da saçma bulan arkadaşlara, gerçek anlamda NEDEN KİTAP OKUMALIYIZ’dan bahsedeceğim.
-
İletişim ve Empati
Dünya üzerinde var olan tüm dargınlıklar ve savaşlar, insanların birbirini anlamaması ve aralarındaki iletişim kopukluklarından oluşuyor. Örneğin empati kurma yeteneği kuvvetli bir adam neden güç gösterisi yapıp karısına bağırsın ya da onu dövsün, oturup sorunlara karısının penceresinden bakmak varken?
Kitap okurken birbirinden farklı olay ve kahraman tanıyorsunuz farklı bakış açılarıyla ve kimi zaman eğlenceli kimi zaman hüzünlü bir atmosferde. Bu da gündelik hayatta yaşadığınız olaylara daha yaratıcı ve geniş bir boyutta bakabilmeniz için cebinizde +10 puan demek.
-
Dinlemeyi Öğrenmek
İletişim en önemli yapı taşlarından biridir dinlemek. Toplumumuz her zaman karşı tarafın dinlemesini istediğinden çok fazla konuşuyor. Bilmiyorlar ki tek taraflı konuşmanın adı iletişim değil, nutuk çekmek.
Dinlemek, sabırlı olma ile de bağlantılı bir eylem. Onu başardığınızda, her şeyin nasıl yoluna girdiğini fark edeceksiniz. Karşınızdaki kişinin de size aynı performansı göstermesi umuduyla…
Kitap okurken de yazarı dinliyorsunuz. Her sayfayı okuduktan sonra konuştuğunuzu düşünsenize, ne kitap biter, ne de bittiğinde siz o kitaptan bir şey anlarsınız.
-
Sorunlara Çözüm Üretme Yeteneği
İnsanları dinlemeyi öğrendiniz, empati de kuruyorsunuz, bu sayede falanca sorununuz konusunda çevrenizden farklı fikirler topladınız ve en son kararı siz vereceksiniz. Bu yolda, (10 yıl ya da 1 gün önce) size eşlik eden kitaplar farkında olmasanız da size farklı bir bakış açısı sunuyor olacak.
Kısacası, “Ben n’aapacam şimdi” deyip karalar bağlamak yerine, ne yapmamanız gerektiği konusunda alternatif fikirler beyninizde çoktan gezinir hale gelecek.
-
Yaratıcılık
Sadece yazar, sanatçı ya da mimar gibi mesleklerin yaratıcı olması beklenmez. Yaratıcılık hayatınızın her alanına yansır. Arkadaşınıza yapacağınız doğum günü sürprizine, eşinize yapmış olduğunuz evlilik teklifine ya da kurumunuzdaki çalışanlarınızın motivasyon etkinliklerine kadar her şeyi, yaratıcı düşüme yeteneğiniz belirler.
Bu yetenek doğduğumuzdan beri hepimizde vardı. Büyürken işittiğimiz” Güneş mavi olmaz çocuğum, sarıya boya onu” gibi söylemler , bu yeteneğimize zincir vurdu. Bu zincirleri kırmanın en iyi yolu da yine kitaplardan geçiyor.
-
Kitaplar Sayesinde Dünyanın Bir Ucuna Gitmek
Evet insanoğlu bu eylemi gerçekleştirebilecek imkana ve donanıma sahip fakat çoğumuzun henüz böyle bir imkânı ya da planı yok. Üstelik durmaksızın dünyayı gezen gezginler kadar cesaretli biri değilsek bu daha da zor bir durum.
Kitaplar ne güne duruyor ? Paul Coelho (Simyacı) ile Mısır piramitlerine ulaşmak için çöle revan olup George Orwell (1984) ile bambaşka bir dünyaya uyanabiliyorsunuz.
-
Dili Güzel Kullanmak
Bana kalırsa bizi özel kılan şey, falanca bir olay karşısında diğerlerinden bağımsız olarak verdiğimiz tepkiler ve sarf ettiğimiz sözcüklerdir. Zaten hepimiz aynı tepkiyi ve sözcükleri kullanmaya kalksaydık dünyadaki herkes aynı dili konuşur ve her konuda hemfikir olurdu ki bu da oldukça sıkıcı bir hal alırdı, eminim.
Bizi diğerlerinden farklı kılan bu özelliğimizi (iletişim, yani kullandığımız dil) geliştirip çevremize kaliteli insanları çekmek de hayatımızı 360 derece değiştirecek yegane nedenlerden.
Ha bir de şu argolu konuşma mevzusuna gelelim. Küfür ve argoya sarılan insanların %90’ının kitap okumayan ve bunu gereksiz bulan insanlar olduklarını gözlemledim. Bunu, ister kültürle bağdaştırın ister aile ile, bir kere dahi etkisinin ne denli yanlış sonuçlar doğurabileceğini fark ederse insan; değil ağzına almak, duymaktan da kaçar hale geliyor.
Bunun kızı ya da erkeği yok, kimsenin ağzına yakışmıyor. Aranızda kullananlar varsa da umarım en kısa sürede bırakırsınız, en azından azaltmayı deneyebilirsiniz.
-
Gerçek Bir Bilen Olmak
Bildiğini sanıp boş bir anlatı sunmaktan ziyade gerçekten bilgi sahibi ve konuştuğunun bir anlamı olan insan olmanızı sağlar. Yani ne demek bu ?
Muhabbet ettiğiniz konu yalnızca eski sevgilinizin sosyal medya hesabı ya da karşı komşunuzun mobilyalarından öte gidemiyorsa kitaplara hakikaten ihtiyacınız var demektir. Bu muhabbetler insanı geliştirmediği gibi oldukça da gerileten şeyler. Bize ne güzel öğütlemiş Aziz Sancar “Günlük dedikodularla uğraşmayın. Enerjinizi bilime harcayın” diye.
Bilime, sanata, eğitime adanmış ömürler toplumu ne kadar geliştiriyorsa aksi de o kadar geriletiyor. O yüzden yaşadığımız sorunları sisteme pay biçip elimizi kolumuzu bağlamaktansa bir şeyleri değiştirmeye kendimizden başlayabiliriz. Bir kişi bir kişidir. Bu kişiler çoğaldıkça bir grubu, devleti ve hatta dünyayı oluşturur.
Öğrenmenin, araştırmanın, sanatın, doğanın değerini kavrayabildiğimiz yarınlara…
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoş ve okur kalın,
Ece 🌼
Hoş anlatımınız için teşekkürler. 🙂
Ve, insan her kitap okuduğunda (daha önce okunan bir kitap olsa bile) kendisini biraz daha tanıyor. Bu tanımaların sonucunda “Kimim ben?” sorusunun yanıtını artık biliyor ve cevaba göre davranışlarını düzenliyor.
***
Öğrenmenin yaşı yoktur. Öğretmenin de…
Okuyun, okutun.
BeğenLiked by 1 kişi
Ben teşekkür ederim değerli yorumunuz için 🙂
En önemli yeri hatırlattınız. Kendimizi tanımak için sürdürdüğümüz mücadelemizde kitapları es geçmek hata olurdu, her zaman okumak ve okutmak temennimiz ile,
Sevgiler 🌼
BeğenLiked by 1 kişi
Çok güzel bir konuya değinmişsiniz, teşekkürler 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Ben teşekkür ederim değerli yorumunuz için 🙂
Sevgiler 🌼
BeğenLiked by 1 kişi
kitap okumayı seven ve kitapları yayınlanan eski bir edebiyat öğretmeni olarak yazınızı beğeniyle okudum, facebook sayfama aldım.
BeğenLiked by 1 kişi
Çok teşekkür ederim, çok mutlu oldum öğretmenim 🙂
Sevgiler 🌼
BeğenBeğen