Kalkıp burada size “Bağlaç olan de’yi ayrı yazın kardeşim!” diye çemkirmeyeceğim. Çünkü dalgınlığınıza gelmiş olabilir, o an o yazıyı çok hızlı yazdığınız için dikkat etmemişsinizdir. Bunlar olabilir, insanlık hâli. Ama bilinçli olarak “Ben de geldim” cümlesindeki de’yi birleşik yazıp üstüne bunu saatlerce savunan insanlar da var. Evet bizzat karşılaştım. Öyle inatçı bir şekilde savunuyordu ki neredeyse inanacaktım.🤷♀️ Şu sözü çok severim ve herkesin de kulağına küpe yapmasını isterim: Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp.
Ama ben burada insanları suçlamıyorum. Öğretmenlerin bu konuda büyük rol oynadığını düşünüyorum. Kendimden örnek vereyim. Bakmayın böyle nutuk çeker gibi yazdığıma. Ortaokul dönemlerimde ve lisenin başlarında hiç dikkat etmezdim yazı yazarken dili doğru kullanmaya. Dikkat ettiğimi sanırdım ama çoğunlukla nasıl okuyorsam öyle yazardım. Yani o dönemler şey’i, bağlaç olan de’yi bitişik; bugün, kelimesini ayrı yazardım. Her zaman değil ama ara ara hep yapardım. Çünkü Türkçe öğretmenimiz buna önem vermezdi. Kompozisyon yazdırırken dil bilgisi kurallarına hiiç bakmazdı. Bu da bizi doğal olarak “Amaaan, yazdığım okunuyor mu, okunuyor. De’yi ha ayrı yazmışım ha birleşik.” diyebilecek kadar rahat biri yapıyordu.
Ben bu huyumdan, resmî olarak yazı dünyasında olmaya karar verdiğim 10. sınıf sıralarında vazgeçtim ve yazılışından emin olamadığım kelimeleri TDK’nin sitesinden bakmaya çekinmedim. 20 yaşındayım ve hâlâ bakmaya devam ediyorum. (90 yaşına gelsem de bakmaya devam edeceğim.) Türkçe çok zengin bir dil. Her yıl birçok yeni kelime ve doğru yazılışını öğreniyorum. Ne kadar titiz davranmaya çalışsam da yazılarımda ara ara yanlış kullandığım yapıları görünce hemen düzeltiyorum. Bence bu yolda, hatalarını kabullenip onları düzeltme yolunda verdiğin mücadele çok değerli.
Algıda seçicilik midir yoksa fazla dikkat etmekten mi bilmiyorum ama falanca yerde bir yazı okuduğumda ister istemez onu inceleme ihtiyacı hissediyorum ve çok saygı duyduğum başarılı bir insan bu hatalara üçten fazla düşünce ona olan saygım zedeleniyor. İnsanların en az iki dil konuşması gerektiğinden bahsedip duruyoruz. Peki önce kendi dilimizi geliştirmek için bir uğraş veriyor muyuz?
20.12.2018 — Dün yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum size. Son dersimizde iki takım elbiseli adam gelip çantalarını kürsüye bıraktılar. Evet, çok önemli işler yaptıklarını ve önemli olduklarını ilk izlenimde anladık. Gri takımlı olan, sahneye çıktı ve sunumunu açıp kendini tanıttı önce. Girişimci ve falanca yerin müdürü olduğunu söyledi. Fakat sunum sırasında slayt ekranında üçten fazla yazım yanlışına denk geldim ve bu, inanın ciddiyetimi aldı götürdü. Zaten fazla ilgimi çekmeyen o konulara hepten kapadım kendimi. Bahsetmek istediğim bu işte. İstediğiniz kadar başarılı ve statü sahibi biri olun, eğer ana dilinizi savruk kullanırsanız sizi bir sıfır geride bırakır.
Her ne yapıyorsanız yapın, kaçıncı sınıf olursanız olun ve kime yazıyorsanız yazın, dili doğru kullanmaya gayret gösterdiğinizde saygı duyulacağınıza emin olabilirsiniz.
İnstagram hesabımda çok yaşıyorum bu ve buna benzer şeyler. Sonuçta ben onların gözünde bir yabancıyım ve beni tanımayan insanlar “Merhba bn bşey sorcaktımda” tarzı bir cümle kurduklarında hakikaten ellerimi başıma kapayıp “Sorma- böyle sorma” deyip yakınımdaki arkadaşlara minik isyanımı dile getirdikten sonra hiç bozuntuya vermeden “Tabii, sorabilirsin” diye cevaplıyorum. Ama emin olun böyle giriş yapanlarla ciddi ciddi konuşamıyorum. Bazen de öyle fake hesaplar çıkıyor ki, hakikaten gözlerim yaşarıyor. Düzenli konuştuğum birkaç hesap var öyle. Gerçekten hem saygılı olmaya hem de düzgün yazmaya dikkat ediyorlar. Böyle olun, canımı yeyin. Saygılı olmaktan kastım dilekçe yazar gibi resmî bir dil kullanmanız değil. İki örnekle açıklayacağım:
- Ya bir şey sorcm bu kartpostalları nasl yapıyon
- Ya Ece uzun zamandır aklımdaydı artık sormak istiyorum, biraz inceledim ama böyle bir post’una rastlamadım. Bu kartpostalları nasıl yolluyorsun? Anlattığın bir yazı var mı? Eğer yoksa, biraz anlatır mısın ben de yapmak istiyorum.
Evet bir fake hesap furyası var İnstagram’da. Hesabım gizli, ama güvenilir olduğuna inandığım fake’leri kabul ediyorum çünkü onların da sahibi normal bir insan.Bunu biliyorum. Fotoğrafı yok ve adı “asdfj” diye sorularını “Uff bilmiyom” ya da “Sor” şeklinde yanıtladığım olmamıştır hiç. Sanırım fazla titizim bu yazı işleri konusunda. Karşımdakilerden de aynı şeyi beklememin sebebi, budur belki de.
Gelelim şu sıkça yaptığımız 10 yazım yanlışına 🕵🏻♀️
1) Artırmak 🌿
Size karşı çok açık olacağım. Bu kelimenin doğru yazılışının ‘arttırmak’ değil de ‘artırmak’ olduğunu yaklaşık 2 ay önce öğrendim. Eminim ki şu an bu yazıyla öğrenen birçok kişi vardır. Çünkü test kitaplarında da fazla yer verilmiyor. (Ben hiç denk gelmemiştim.) Hocaların da üstünde durduğunu sanmıyorum. (Doğrusunu bir öğretmenden öğrendiyseniz, o öğretmeni öpüp başınıza koyun.) Hatta bilmeyenleri bile çıkabilir.Bana hâlâ garip geliyor. Ee 20 yıl boyunca bir öğretmenim de çıkıp demedi ki “Ece, o kelime tek t harfiyle yazılıyor. Aklında bulunsun” Sorun değil ama. Neydi felsefemiz? “Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp”
Dipnot: Çoğaltmak anlamında kullanıldığında ‘ARTIRMAK’ şeklinde, biriktirmek-tasarruf etmek anlamında kullanıldığında ‘ARTTIRMAK’ şeklinde yazılıyor.
2) Art arda 🌿
Bu kelimenin de ‘ardarda’ değil de ‘art arda’ şeklinde yazıldığını öğrendiğimde 12. sınıftaydım. Test çözerken klasik “Hangisinin yazımı yanlıştır?” sorusuna denk gelmiş ve o kelimenin doğru yazılışını bilmediğim için yanlış yapmıştım. Daha sonrasında TDK’nin sitesinden bakarak öğrendim ve o günden beridir aklımda, bir daha hiçbir test kitabında karşılaşmamama rağmen. TDK’nin böyle büyülü bir etkisi var. Aman dikkat edin siz de bu kelimeye. Tam, potansiyel sınav sorusu. Ben olsam kesin sorardım 🙂
3) Hâlâ 🌿
Ne yazık ki bu kelimeyi doğru şekilde yazan çok az kişi var. Biliyorum şapkası unutuluyor, hatta internette yazdığınız bir yazıysa şapkalı a’nın nasıl yapıldığını da bilmiyorsanız “hala” yazıp geçiyorsunuz. Ama cümlenin anlamı tamamen değişiyor.
Ben bu hatayı da çok sık yapardım ortaokul ve lise zamanlarımda. Test çöze çöze kalıcı hale geldi bende doğrusu. Bir de İnstagram’daki çalışma bloğuma neredeyse günaşırı yazı yazıyorum ve “Kelimeleri doğru kullanmalıyım” şeklinde bir hedef belirlediğim için kendime, her hâlâ yazışımda şapkalı a kullanmak bir süre sonra alışkanlığa dönüştü. Sizde de öyle olacak. Buna emin olabilirsiniz. Yeter ki doğru kullanmak için çabalayın 🙏🏻
Sonra “Ben onu halada izlerim.” şeklinde yazdığınız bir cümleye “Keşke benim de halam olsa da ben de onlarda izlesem” şeklinde bir yanıt verirsem bana kızmayın.
“Ben onu hâlâ da izlerim.” dediğinizde ise o şeyi izlemeye devam ettiğini anlarım 🙂
Bu bahsettiğim cümleye akşam Youtube’dan video izlerken rastladım. Biri yorumlara aynen o üstte yazdığım şekilde yazmıştı. Halasının olması ne güzel. Keşke benim de halam olsa da ben de onlarda izlesem 🙂
Dipnot : Bu şapka olayı Millî mücadele, askerî gazino gibi kullanımlarda da geçerli.
Bilgisayarda şapka yapmak isterseniz de Shift tuşu ve klavyenin üstündeki 3 sayısına aynı anda basın, sonrasında da şapka koymak istediğiniz harfe basın. Ben bunu çok geç öğrendim. Eski blog yazılarımda hep internetten şapkalı a kopyalardım. Ahh ah ! Bugünlere kolay gelmedik 😅
4) Anadolu Üniversitesinin Müdürlüğüne 🌿
Bunun doğrusunu da bu sene öğrendim. Önceleri, “Özel isim bunlar, kesin kesme işaretiyle ayrılır.” derdim ve öyle yapardım.
Sonra, bu yaz bloğa “Anadolu Üniversitesinde Hazırlık Okumak” adlı yazımı yazarken durup “Doğru mu yazıyorum acaba?” diye sordum kendime.Ve tuttum yine TDK’nin yollarını. Siteyi biraz kurcalayınca kurum adlarına gelen hiçbir ekin kesme işaretiyle ayrılmayacağını öğrendim.
O günden sonra da daha çok dikkat etmeye başladım. Siz de dikkat edin olur mu? Özellikle dilekçe yazarken. Üniversite sınavında da sorulma potansiyeli yüksek olan yazım yanlışlarından.
5) Gitgide 🌿
Bu kelime de okunuşu bakımından sanki ayrı yazılıyormuş izlenimi veriyor. Beni bu sebeple çok kez yanlış yazmaya teşvik eden bir kelimedir. Yine üniversite sınavına hazırlandığım süreçlerde test çözerek öğrenmiştim. Hâlâ da doğrusunu yazmak için çaba gösteririm. Önemli bir yazım yanlışıdır, aman dikkat !
6) Direkt 🌿
Bu kelimeyi de çoğu kez “direk” şeklinde kullandığım olmuştur. Bu sene doğru yazılışından kesin emin oldum ve artık mümkün olduğunca t kullanarak yazmaya çalışıyorum. Hatta acele biçimde yazdığım Whatsapp mesajlarına bile direkt şeklinde yazıyorum. Yazamamışsam “*direkt” şeklinde düzeltiyorum. Neden bilmiyorum ama sosyal medyada yanlış yazdığın kelimeyi düzeltirken sonrasında başına veya sonuna yıldız koyarak yazıyorsun. Sanırım internet kültürü tarzı bir olay 🙂
Günlük hayatınızda arkadaşlarınıza yazarken garipsenmeyecek fakat bir akademisyene yazdığınız yazıda, anlattığınız bir olayı “Direk geldi. Hiç anlamadım” şeklinde yazarsanız öğretmeniniz “Direk mi düştü başına, iyi misin?” tarzıyla yaklaşabilir olaya. Bir şey de diyemezsiniz, kelimeyi yanlış yazan sizsiniz çünkü. Öyle bir olay yaşarsanız he deyin geçin en iyisi 😄
7) Ön yargı 🌿
Bu kelimeyi de 10. sınıfa kadar hep “önyargı” şeklinde yazardım. Sonra 11. sınıfta kısa film yapmak için ön yargı konulu bir senaryo yazıp hocalarıma okuturken coğrafya hocamız “Ön yargı böyle mi yazılır Ece?” deyip bir bakış atmıştı. O günü hiç unutamıyorum. Ne zaman birleşik yazmaya yeltensem coğrafya hocamın sesi geliyor uzaktan “Ön yargı öyle mi yazılır Ece?”
8) Egzoz 🌿
Bakın bu kelime benim için dramdır. Ortaokuldaki öğretmenimiz bir gün derste doğrusunu söylemiş ve ben derste yoktum. Sonraki geldiğim derste “Bu kelime ‘egzos’ şeklinde yazılır.” demişti. Ben de arkalarda oturuyordum. “Hocam geçen hafta öyle dememiştiniz” diye söylenenleri hiç duymamışım. O hafta da ne hikmetse babamla birlikte sanayiye gittim ve bir tabelada “Egzos” yazıyordu. Kendi kendime “Aa, derste yeni öğrenmiştik, şimdi canlı canlı deneyimledim” diye söylendim. Birkaç hafta sonraki yazılımızda hocamız yazım yanlışlarını sormuştu. Tabii ki içinde o kelime de vardı ve yanlış yapmıştım. Sınavlar kağıtlarımızı kontrol etmek için aldığımızda itiraz ettim hâliyle ve hocamız “İlk derste doğrusunu söylemiştim. İkinci derste bilerek yanlış söyledim. Dersi dinlemeyenler yanlış olanı aklında tutuyor tabii” dedi. Ben de “Hocam ben ilk derste yoktum ki” deyip hafif de ffff’layarak kâğıdı masaya bırakıp yerime geçmiştim.
Ben yandım siz yanmayın arkadaşlar. Tekrar edin. Egzoz – EGZOZ- E G Z O Z 😅
9) Fark etmek 🌿
Bu da sık yaptığım yanlışlardandı. Hâlâ dalgın anımda yanlış yapabilme potansiyelini görüyorum kendimde. Artık daha dikkat etsem de en çok yaptığım yazım yanlışı budur eminim. Ünsüz türemesi yoksa her zaman ayrı yazılır, unutmayın. Yani “zannetmek, hissetmek” gibi değilse.
Bunun gibi olan diğer yazımlar: Sarf etmek, hak etmek, sağ ol, hoşça kal
10) Meğerki, Oysaki, Halbuki, Mademki 🌿
Buradaki ki’lerin ayrılması mümkün değil. Neden diye sorun. (Neden?) Çünkü bunlar SOMBAHÇEM’de açan en güzel çiçekler 🌻
Üniversite sınavına hazırlananlara tanıdık geldi muhtemelen. Yine dediğim gibi bu kodlamayı bir öğretmenden öğrendiyseniz, o öğretmeni öpüp başınıza koyun. Çünkü ben bu kodlamayı bu sene öğrendim…
Sanki Oysaki Meğerki Belki Halbuki Çünkü Meğerki
Yazarken özen gösterdiklerim arasında ilk sıradalar. Okurken sanki ayrı yazılıyormuş hissi veriyor, (3 saniye kadar) sonra doğrusunu hatırlayınca hoop, pamuk eller ayırmadan yazmaya 🙂
Yazımı, Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün sözleriyle bitirmek istiyorum. Bu yazıya da o yakışırdı.
“Türk milletinin dili Türkçedir. Türk Dili dünyada en güzel, en zengin ve kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sevip onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk Dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sonsuz felaketler içinde ahlakını, göreneklerini, anılarını, çıkarlarını kısacası; bugün kendisini millet yapan her niteliğinin, dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk Dili, Türk ulusunun yüreğidir, beynidir.” Mustafa Kemal Atatürk
💐
Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle, hoş kalın,
Ece.