Bu yazımda, bir şeyleri başarmak için basmakalıp kurallara ihtiyacınız olmadığını ve kendi potansiyellerinizi fark edip nasıl hedeflerinize ulaşabileceğinizi anlamanızı sağlayacağım.Umarım, aslında ne kadar güçlü biri olduğunuzun farkına varırsınız.
Başlığı biraz açmam gerekirse, mezuna kalmış ve dershaneyi, kursu, özel dersi vs. reddeden, kendi kendine yetebileceğini ispatlayan bir kızın hikâyesini anlatacağım size, ve evet, bu da benim hikâyem.
Neden mezuna kaldım, nasıl karar verdim, bunlardan bahsetmeyeceğim çünkü bir önceki yazım Mezuna Kalmak Nedir ve Benim Mezunluk Hikâyem‘de uzun uzun değinmiştim, okumadıysanız linki şöylece bırakıyorum:
Okuduysanız, bildiğiniz gibi en başından kararlıydım mezuna kalmaya, bunu annemlere her yerde dile getiriyordum ki sene sonunda söylemesi ve kabullendirmesi zor olmasın. Fakat mezuna kalma kararımdan ziyade önemli olan başka bir unsur vardı. O da dershaneye gitmek istemediğimi kabul ettirmeye çalışmak. Okullar kapandıktan sonra babamla annem yoğun bir dershane arayışına girdiler, hiçbirinde istekli değildim, eve onlarca broşürle gelirdiler (tamam abarttım 3 broşür diyelim) ve bana ballandıra ballandıra “ay bak bu dershanedeki öğretmenler şöyle kaliteliymiş, şöyle özel ders veriyormuş, şöyle ilgileniyormuş” diye anlatmaya. Zerre dikkatimi çekmiyordu hiçbiri, isterlerse dershaneyi üstüme yapsınlar yine gitmem, yine gitmem.
Başladım annemlere, tek başıma da başarabileceğimi ve internette istemediğim kadar ders videosu, konu anlatımı olduğunu anlatmaya. “Yapabileceğinden emin misin, evde çalışıp kazanan kimse duymadık biz” diyorlardı. Ben de “İyi ya işte, ben bir ilk olurum ve bunun aslında ne kadar doğal bir şey olduğunu kanıtlarım herkese“ diyordum. Bir şey demiyorlardı çünkü bir kursa bağlı olmamı istiyorlardı, tek başıma çalışırken disiplinli olamayacağımı, bir süre sonra sıkılıp evde televizyon programlarına falan saracağımı düşünüyorlardı. Aslında haksız da sayılmazlardı, ben şimdiye kadar hiçbir sınava böylesi disiplinli bir şekilde hazırlanmamıştım ve evde olduğum her an televizyonda bir programa sarıyordum. Bu yüzden tek ihtiyacım olan bana bu sefer inanmalarını beklemekti. Evde çalışacağımın kesinleştiği gün, annemlerle bir alışveriş merkezindeydik, annem kasada aldığı bluzu öderken biz babamla dışarı çıktık ve şu konuşma geçti aramızda
+N’apacaz şimdi kızım bu dershane işini.
– Gitmek istemiyorum baba, inan ki gidersem 12.sınıf’tan bir fark olmaz sonucumda.
+Ama orada birçok öğretmen var, her an anlamadığın soruyu sorabilirsin, evdeyken yanında kimse olmayacak.
-Benim istediğim de bu zaten, ben kimseye bağlı olmak istemiyorum. Bir sınıfa bağlı olmak istemiyorum. Falanca ders için bir hocaya bağlı olmak istemiyorum. Beni yöneten bir zil sesine bağlı olmak istemiyorum. Ben kendi kendimin öğretmeni olmak istiyorum.
+Kendin yapabileceğinden emin misin, yani dersleri falan nereden dinleyeceksin ?
-Baba. İnternet çağında yaşıyoruz. Emin ol, her ders için istemediğim kadar konu anlatım videosu var internette.
+Eee anlamadığın soruları nasıl halledeceksin.
-Bir yolunu bulurum, söz veriyorum pişman olmayacaksınız.
+İyi o zaman, bu kadar güveniyorsan kendine tamam, dershaneye falan yazdırmıyoruz , sana inanıyorum.
-Gerçekten mii! Sözümün arkasında duracağım baba, bundan emin olabilirsin, elimden ne geliyorsa yapacağım hatta daha da fazlasını.
O sırada da annem kasadan çıkmış yanımıza doğru geliyordu .
“Ne oldu, ne konuşuyordunuz?” dedi. “Evde çalışmak istediğimi söylüyordum, babam tamam dedi” dedim. “E iyi bari , yazdırmayalım o zaman ama bak evdesin diye salarsan kendini, pişman oluruz” dedi. “Asla salmayacağım, göreceksiniz aksine daha da şevkle çalışacağım” dedim.
Bu 10 ay süren üniversite sınavına mezun olarak hazırlanma sürecimde, verdiğim sözün arkasında durdum ve annemleri epey şaşırttım. Böyle biR performansı onlar da beklemiyorlardı. Ama diyorum ya (bir önceki yazımda demiştim) ben sıkmaya ve yönetilmeye gelemiyorum, böyleyim yani bu huyumu değiştiremem. Bana “şu testi 10 dakika boyunca şu masadan kalkmadan çöz” deseler. Testi unutup 10 dakikanın bitmesine kaç dakika kaldığını hesaplarım ama hiçbir şey demeyin bana, kendim istersem o masadan 3 saat Boyunca kalkmadan test çözerim. Bunu anlatmaya çalıştım annemlere de, bu kararımı verirken ve şanslıyım ki bana bu konuda inandılar. Şu 10 aylık süreçte o inançlarını bir kere dahi olsun zedelemedim. Bir kere bile annemlerin “yeter bu kadar dinlendiğin, biraz ders çalış” dediklerini hatırlamam, koca 10 ay boyunca bir kere bile. Aksine her seferine “gözlerin bozulacak biraz dinlen” deyip masama gelirlerdi ve bu, annemlerin bana öğrencilik hayatım boyunca demediği şeylerdi, benim de duymadığım sözler. Her zaman “çalış ece, çalış ece, sınava ben mi gireceğim ece” nidalarıyla itildiğim için, hiçbir zaman kendi hür irademle oturmamıştım masama. Bu da verimli çalışmamın önündeki en büyük engeldi. Ama bu mezunluk senesi öyle olmadı. Ben hedeflerime, verdiğim söze o kadar inandım ki ders çalışmak benim için bir yükten ziyade keyifli vakitlere dönüştü. Çünkü, bana emirler veren kimse yoktu etrafımda. “Şu testi de çözmeden odadan çıkmak yok” diyen biri de yoktu, dakikalar boyunca “çocuklar biraz sessiz oluuun” diyen biri de yoktu ki bu zaten sınava hazırlık sürecinin yarısı falan eder toplasan, hatta “off yine bu hocanın dersi yaa, aşırı sıkıcı bu adam” deyip onun dersine daha az çalıştığım biri de yoktu. Yani neticede, sınav sürecimdeki tek dershane odamdı, internette kendime en uygun olan hocaları bulup her birini sevdiğim için de özenle dinliyordum. Kimse deneme sonucumu ailemle paylaşıp durumumu sorgulamıyordu, kendi işimin patronuydum anlayacağınız, ve bu benim gibi özgürlüğüne düşkün insanlar için bulunmaz bir nimet.
Şimdi size bu özgür senemi nasıl geçirdiğimi ve benim gibi evde hazırlanmak isteyen ösymseverler (blog’umda sınava hazırlanırken kendimize taktığım bir isim) için bilmeniz gereken önemli detaylardan bahsedeceğim.
1- Study Blogger Olmak !
Birçoğunuz biliyorsunuzdur fakat bilmeyenler için açıklayacağım. Study blogger demek, çalışma blogger’ı demek (voov mikemmel çeviri), yani şöyle ki:
Bir instagram hesabınız var düşünün, orada ders çalışırken postlar atıyorsunuz ve biri buna özenip ders çalışmaya başlıyor. Ya da siz bir çalışma blogger’ından gördüğünüz bir test kitabını alıyorsunuz, o kitap size o ders adına çok çok şey katıyor. Hem siz birilerine yardım ediyorsunuz hem de birileri size yardım ediyor. Karşılıklı yardımlaşma söz konusu. Evde hazırlanırken bir öğretmeniniz olmadığı için iyi kitapları ve sınav gündemini takip etmek zor bu yüzden bu hesaplar bunun en kolay yolu.
Fakat burada önemli bir nokta var, eğer kendinizi o hesaba çok kaptıracağınızı düşünüyorsanız, yani misal masanız çok beğeni alsın diye kırk beş farklı açıdan çekip post attıktan sonra da ders çalışmak yerine saatlerce aldığınız like’ları inceleyecekseniz siz bu işten uzak durun. Aksine yarardan ziyade zarar verir hazırlanma sürecinize. Sizi sizden daha iyi tanıyan yoktur, eğer “bu konuda kendimi dizginleyebilirim, takipçi ve beğeni gayesinden çok ana konuya odaklanırım” diyorsanız kesinlikle bir çalışma blog’u açmalısınız hele de evde hazırlanacaksanız. Ben benim üzerimdeki etkilerinden bahsedeceğim biraz.
23.07.2016’da açmıştım hesabımı. İlk gün 10 kişi falandık. Postlar atmaya başladıkça, yeni insanlarla tanıştıkça daha da çoğalmaya başladık ve ben 5 ay kadar falan boyunca 500 kişilik bir hesapla kocaman bir bağ kurdum aramda. Derdimi tasamı anlattım, 12.sınıfta yaptığım hatalardan bahsettim, canım sıkıldığında ösym üzerinden komik hikâyeler uydurdum, neler neler. Bunun benim için bir diğer artısı, yazma dürtümü bastırmasıydı. Onu da ‘mezuna kalmak nedir’ yazımda bulabilirsiniz (tamam anladıkjkh). Çok tatlı arkadaşlar tanıdım, taa o zamanlardan beridir konuştuğum insanlar var onlar çok çok ayrı benim için. Sosyal medya çoğu zaman “vakit öldürme aracı, boş boş dolanma” olarak nitelendirilse de, doğru kullanıldığı zaman çoğu haber sitesinden çoğu dershanelerden faydalı olduğu kanısındayım. Nitekim benim için de öyle oldu. Orası benim minik dershanemdi ve etrafımda beni destekleyen tecrübelerimi dileyip anılarıma ortak olan benimle aynı dönem sınava girecek birçok insan vardı. Hepsi de hakkımda iyi olanı istiyordu. Hedeflerimi, netlerimi kıskanmıyorlardı aynı yolun yolcusu olmamıza rağmen, çünkü onlara karşı her zaman samimi oldum, neysem oydum, asla başka biriymiş gibi davranmadım, bu yüzden benim onlara duyduğum saygıyı onlar da bana duyuyorlardı. Bu, gerçek hayatta fazla rastlanır türden bir şey değil. Dershanedeki arkadaşların kaçının netlerini merak etmiyorsun, kaçını geçmeye çalışmıyorsun ki? Emin ol, hepsinin hikâyesini, hedeflerini uzun uzun dinlesen, rakip gözüyle bakmazsın hiçbirine, aynı yolun yolcusuyuz dersin ve yalnızca kendi çalışmana bakarsın. Bu çalışma bloğu da bunu anlamanın güzel bir örneğiydi benim için.
Mezuna kaldığımda aklımda blog fikri yokken bir konuda söz vermiştim kendime. Ben mezuna kaldığımda tavsiye alabileceğim ya da evde çalışmanın avantajı dezavantajı hakkında fikir sahibi olabileceğim hiçbir kaynak yoktu internette orada burada. Bana kalırsa bu gerçekten bir eksiklik çünkü benim gibi, bizim gibi çok fazla öğrenci var ülkenin her yerinde. Bu yüzden ben de ilmek ilmek tecrübe ettiğim her şeyi paylaşmak için söz verdim kendime. İnstagram’daki çalışma bloğum, sözümün ilk aşamasıydı, bu bloğa yazdığım uzun yazılar da son aşamaları.
Tamam blog işini hallettik de sonra ne yapacağız, nereden başlayacağız çalışmalara?
Önce dilediğinizce tatil yapın, hemen sınav moduna girmeyin, bu gerçekten sıkı bir maratona girebilmeniz için çok önemli. İmkânınız varsa ailenizle güzel bir tatile çıkın ya da bir süre yalnızca arkadaşlarınızla vakit geçirin, sadece sevdiğiniz şeyleri yapın ve bu süreçte sınavı ağzına pek almayın. Zaten tüm kış istemediğiniz kadar dilinize dolanacak 🙂 Tabii ki dinlenin dediysem de öyle Eylül’e kadar yatın demedim, lütfen 😀 Siz gayet iyi anladınız neyi kastettiğimi. Kendinizi hazır hissettiğiniz her an, başlayabilirsiniz çalışmaya. Unutmayın bu yola hür iradenizle çıktınız, bu yüzden kimsenin “şu zamanda başlayacaksın” baskısı altında değilsiniz, kendiniz bu zamanı daha iyi belirleyebilirsiniz. Ben 23 Temmuz’da hesabı açtığım akşam başlamıştım, siz 1 Temmuz’da da başlayabilirsiniz, 5 Ağustos’ta da, yani bu tamamen sizle ilgili bir durum.
İyi güzel, dinlendik, artık çalışmak istiyoruz, ne yapmamız gerekir?
Bu konuda size tavsiyem, kendinizi sınav sürecine alıştırmanız için yavaş yavaş ilerlemeniz, yani ilk günden daha İntegral çözmeye ya da Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı çalışmaya başlamayın demek istiyorum. Ben ilk günlerde 12.sınıf’tan kalma çözmediğim test kitaplarımın içinden Türkçe ve Paragraf kitaplarını bulup onları çözmüştüm yalnızca. Bu da test çözme taktiklerini vs. hatırlamamı ve sınav maratonuna bir giriş yapmamı sağladı. Tam da bu zamanlarda yapmanız gereken en en ama en önemli şeyi söyleyeceğim şimdi size:
2-Sınav Konularını Not Almak !
Bizim dönemde YGS – LYS mantığı olduğundan (bizim dönemmiş, breh sanki 80 yaşında) ben YGS konularını mavi kâğıda, LYS konularını da yeşil kâğıda yazmıştım. Yanlarına da kutucuk koydum ki o konuyu bitirdiğimde kutucuyu doldurabileyim. Bu sizin tüm sınav maratonunuzun bir çizelgesi oluyor. Sınav yaklaşırken “Ay ben bu konuyu tam olarak çalışmış mıydım, Bu konu da mı vardı unutmuşum” gibi panik hâllere girmenizi önlüyor. Hatta şu iki kâğıt parçası size tüm sınav hazırlığı boyunca yardım ediyor, dayanak oluyor, evet evet şu iki kâğıt parçası yalnızca. O yüzden, şimdiki adıyla her neyse artık, o sınavlar için mutlaka şöyle konu çizelgeleriniz olsun hatta yapmadıysanız bu yazıdan sonra hemen yapmaya başlayın. Cidden önemli yahu, şaka değil.
Eee Ece tamam onu da yaptık, sonra ?
Sonraa, her ders için verimli olarak kullanabileceğiniz defterler seçin. Yaprak sayısını ona göre seçin de sonra bir ders için iki defter tutmak zorunda kalmayın aman ha. Bu arada, bilmeyenler için tekrar söylüyorum, mezunlukta tuttuğum defterlerimi PDF hâlinde siteye atacağım. Ama bunu yapmamdaki amacım, benim notlarımla çalışın falan diye değil, sizlere örnek teşkil etsin diye atacağım ve bir de 2 senedir “defterini bana atar mısın”cılar rahat vermediğinden, atam da kurtulam diyorum artık 😀 Defterler atılır o dert değil de komik olan, tüm defteri özelden onlara atmamı istemeleri, coğrafya defteri 194 sayfa mesela. Nasıl atayım bacım bi insaf ama hakikaten… “Önemli yerleri at sadece” falan diyorlar. Yahu diyorum defter bu, hepsi önemli ve birbiriyle bağımlı şeyler. Tamam sağ ol deyip çekip gidiyorlar. İnşallah bu yazıma bir yerlerden ulaşırsınız da rahat edersiniz artık ne diyeyim 😀
Neyse nerede kalmıştık, çizelge falan diyorduk. O konuları not etmenin öneminden bahsettiğimize göre daha da önemli konuya geçebiliriz, hemen geçiyorum, geçtim:
3-Haftalık Çalışma Günlüğü Tutmak !
“Bu ne yiaa” dediğinizi duyar gibiyim 😀 hemen anlatıyorum:
Bu sizin o gün sınav için ne yaptığını ya da planlayıp da ne yapmadığınızı anlatan bir sistem. Yapmak için süslü ajandalara, pahalı not defterlerine hiç gerek yok böylesi daha iyi. Normal beyaz bir A4 kâğıdı alıp tam ortadan bölün, böylece iki haftalık çalışma günlüğünüz olacak. Böldüğünüz yarım kâğıdı benim gibi 8 kutucuğa ayırın ve günleri yazın. O günleri her gün dolduracaksınız ama öncesinde de doldurabilirsiniz. Mesela siz o hafta pazartesi günü coğrafyadan harita bilgisi çalışmak istediniz. Yazın hemen pazartesi bölümüne, yanına da bir kutucuk çizin, o gün o konuyu çalışırsanız kutucuğu boyayacaksınız çünkü. Sonra o gün geldi çalıştınız diyelim, ek olarak da 50 paragraf çözdünüz, hoop hemen altına 50 paragraf çözdüm diye ekleyin. Ama bu günlüğü düzenli tutmaya özen gösterin çünkü dönüp de geriye baktığınızda yaptığınız hataların yüzünüze çarpıp gelecek haftaya daha disiplinli girmeniz için güzel bir yöntem. Zaten hele ki bir kursa falan bağlı olmadan benim gibi evden hazırlanacak biriyseniz sizin için öncelikli olmalı bu günlük. Ben ilk olarak 26 Eylül’de tutmaya başlamışım, bilseydim daha erken başlardım işte bakın bunlar hep tecrübe, ben yandım siz yanmayın yazısı bu 😀 Son olarak da 28 Mayıs’ta tutmuşum. Şimdi inceliyorum da gün gün ne yaptıysam önümde. Hatalarım da fedakârlıklarım da, hepsi bu kâğıtlarda. Hatta birinde şey yazıyordu 😀 “Bugün arkadaşımın doğum günüydü bu yüzden çalışamadım ama 70 coğrafya sorusu çözdüm.” E tabi yani, doğum günü, sen de haklısın robot değiliz 😀 Tabii bu arayı bir sonraki hafta daha sıkı çalışarak kapamışım, yani anlatmak istediğim şey tam da bu. Böyle bir günlük tutmanız durumunuzu görmenizi sağlıyor.
Biraz daha sonraki günlerde de yapmanız gereken en en önemli şeye geldi sıra (ee her şey de önemliymiş) Öyle vallahi, yapacak bir şey yok, bir sene düzeni oturtacaksınız artık 🙂
4-Deneme Çizelgesi !
Öncelikle şunu sormak istiyorum, hanginiz netlerimi incelemeden sadece genel resme bakıp bu yazıyı okumaya devam etti? Hiçbiriniz mi? Üzülmeyin, sorun sizde değil, sizi bu şekilde başkalarının ne konumda olduğunu bilme arzusuna sürükleyen tamamen içinde bulunduğumuz sınav sistemi ve bizi birbirimize düşüren rakipsel duygu durumları. Bırakmanız gereken ilk huyunuz bu işte! Başkalarının kaç neti olduğu, falanca denemeden kaç aldığı ya da şu an hangi konuyu çalıştığı. Bunların hiç ama hiiçbiri sizi sınavlarda daha başarılı yapmayacak. Ali’yi Ayşe’yi geçince hedeflediğiniz yeri kazanmış olmuyorsunuz. Sizin yaptığınız ne biliyor musunuz ? Ego tatmin etmek. Siz dersem eksik olur çünkü ben de öyleydim bir zamanlar. 12.sınıfta falan, okulda deneme olduğumuzda okulun çalışkan kızını geçersem benim için harika bir deneme sonucu olurdu. Ama n’oldu? Bana bir faydası oldu mu o kızı falanca denemede geçmenin? HAYIR. Sınavda istediğim başarıyı elde edebildim mi o kızdan fazla net yaptığım için? HAYIR. Çünkü neden? Benim amacım hedeflediğim puan değildi ki benim amacım basbayağı o kızı geçmekti. Bakın bu, vazgeçmeniz gereken EN ÖNEMLİ özelliğiniz, sizde de var biliyorum çünkü sistem bizi buna itiyor. O yüzden bir söz verin kendinize, hatta mümkünse o sözü duvarınıza falan asın, sürekli bakın, ciddiyim. Ne zamanki yalnızca kendi netlerinize, kendi başarınıza, kendi konularınıza odaklanırsınız, işte o zaman başarıya giden yolunuzda ilk kapı aralanır önünüzde sonrası inanın çorap söküğü gibi geliyor. Ben o özelliğimi 12.sınıf’la birlikte mezun ettim o sene. Mezuna kaldığımda yalnızca ben vardım, benim netlerim, benim konularım ve benim düzenim. Bir başkasının benim berbat yaptığım denemede full çekmesi umurumda bile değildi. İnanın bana, doğru olan da bu. Ösym size “şu kızı/çocuğu geçersen şu bölümleri kazanabilirsin” gibi saçma bir seçenek sunmuyor, yapmanız gereken yalnızca kendinizi geçmek hepsi bu.
Ve deneme çözmeye ilk başladığınızda netleriniz arasında aşırı fark görülebilir bu gayet normal bir şey. Hemen “ay ben kazanamayacam, nerelere gidem , nerelere kaçem” triplerine girmeyin, bi sakin olun. Daha ilk denemeler onlar, tüm konularınız bitmedi, tabii ki oynamalar olacak netler arasında. Kimi deneme kolay kimisi zor, kiminde bildiğin yerlerden çıkar, kiminde bilmediğin yerlerden. Bakın benim ilk iki denememden örnek vereceğim:
Gördünüz mü, neredeyse 20 net fark var. Bu tamamen denemeyle de alakalı, sizin çalıştığınız konularla da alakalı. Bakın mesela matematikten 10 net yapmışım neredeyse kasım ayında ama ilk attığım net çizelgesine bakın, sınav yaklaşırken hep 1-3 net arası bir şey. Bu da o aralar artık normal sınav seviyesi denemelere geçtiğimi gösteriyor. Aslında hiçbir denemeye tam olarak sınav seviyesine benziyor diyemeyiz ama az çok tahminde bulunabiliriz. He gerçek sınavdaki matematik netim mi? 2’ydi 😀 Evet evet normal iki. Ne yapmıştın ki onun için derseniz de Antrenmanlarla Matematik 1 kitabını çözmüştüm ve efsane bir kitaptı. Kesinlikle o kitap en az 5 net yaptırır, bakmayın benim 2 net çıkardığıma. Bizim dönem ygs matematik aşırı zordu (tamam yani geçen sene) ve matematiğe gelene kadar türkçe ve tarih kafamı öyle güzel yaptı ki en son matematikte bir soruyu “hangi karekök ifadenin çatısı yanlıştır” gibi okudum düşünün, her şey birbirine girdi… O dönem beni takip etmeyen dolayısıyla tanımayan insanlar netimi soruyordu, matematik 2 net deyince “Yuh o kadar çalıştın iki net mi?” diyorlardı ve hani bunu diyen beni takip etmeyen, sınav sürecimde neler yaşadım bilmeyen bir insan. Saygısızlık da yapmak istemediğimden “evet öyle” deyip geçiştiriyordum. Yani noldu, heh? Beni yuhlayınca başın göğe erdi mi? Ösym seni istediğin bölüme yerleştirdi mi? N’oldu ? Anlatsana biraz?
İşte çalışma bloğuu açmanın tek kötü yanı, sizi tanımayan ve hakkınızda söz sahibi olduklarını zanneden bir insan topluluğunun olması. Ne mutlu bana ki fazla çıkmadı karşıma böyleleri. Bir iki tane vardı tabii ki fake hesaplardı, uyarılarımı takmadıkları için engeli yediler ohh mis. Feyk meyk olsan da saygı çerçevesinde konuş, canımı ye. He insanlarla nasıl konuşulması gerektiğini bu yaşta öğrenemediysen de kalkıp benim öğretecek hâlim yok. Yav durup dururken sinirlendim bak görüyor musunuz… Bu atar tüm emekçi blogger kardeşlerime gelsin, yalnız değilsiniz dostlar. Aşağılamayı ve ezmeyi seven insan topluluğu her yerde var ve ne yazık ki olacak da. Dilerim bu tarz insanlar hayatımızın hiçbir döneminde çıkmaz karşımıza. (yani bi umut benimki)
Bizim çocukları çok seviyorum ama ben, hatta böyle bayağı❤️ Öyle güzel destekleyip öyle güzel enerjiler veriyorlar ki bana, çok ciddiyim mezuna kaldığım için iyi ki diyorum. İyi ki bu hesabı açmışım da çok tatlı insanlar tanıyıp kimilerinin yüreğine dokunmayı başarabilmişim ve iyi ki onlar gibileri yürümüş benle o yolda. Bu konuda kesinlikle şanslıyım (bir miktar duygulandım bi saniye mola)
Mola bitti… Nerede kalmıştık, 4 madde saymışım heh, bunların ilki hariç son üçü gerçekten çook çok önemli. Sınav serüveni genel taktikleri bitirdiğimize göre şimdi biraz daha özele girebiliriz, yanii motivasyon kanalları ve benim ders ders dinlediğim hocalar, çözdüğüm kitaplar falandı fişmandı…
Öncelikle Gökhan Müftüoğlu’na namıdiğer ‘Grikoç’ gerçekten çok şey borçluyum. Hoşlanmadığım yerler de var oraya geleceğim. Gökhan Hoca’nın bir telefon uygulaması var Grikoç Mobil’di sanırım tam hatırlamıyorum. Oradan neredeyse her gün videolar atardı, bizimle canlı yayınlar yapardı sınav konusunda ve daha önce üniversiteyi kazanmış arkadaşlarla röportaj falan yapardı, bu özellikle hiçbir kuruma bağlı olmadan evden çalışanlar için gerçekten başarılı bir motivasyon kaynağı. Kısacası bizi sınav konusunda oldukça yüreklendirirdi ve ne yalan söyleyeyim kendimi iyi hissederdim. Hatta uygulamadan başka insanlarla da konuşabiliyordun facebook gibi bir sistemi vardı, yazı yazdığında ana sayfada herkes görüyordu. Bu şekilde tanıştığım ve yardımlaştığım insanlar da oldu. En basiti sene sonu uygulamayı silecekken bir kızın kitap yardım çağrısı takıldı gözüme, durumları olmadığı ve kaynak, kırtasiye malzemeleri alamadığını falan yazmıştı. Doğru mu söylüyor diye eski paylaşımlarına baktım ve ilk paylaşımında ona benzer bir yazı paylaşmış konuşma şöyleydi:
+Merhaba arkadaşlar, doktor olmak istiyorum, durumum yok o yüzden kaynak ya da kırtasiye malzemeleri alamıyorum. Kullanmadığınız kitaplar ya da kalemler varsa bana yollayabilir misiniz?
(falanca biri) -Merhaba , benim kullanmadığım iki kitabım var sana verebilirim.
demiş ,telefon numarası falan vermişler, bu konuşma böyleydi. Bir sonraki yazısı kızın, üç hafta sonraydı şöyle başlamıştı yazıya: “Merhaba arkadaşlar, doktor olmak istiyorum, durumum yok o yüzden kaynak ya da kırtasiye malzemeleri alamıyorum. Kullanmadığınız kitaplar ya da kalemler varsa bana yollayabilir misiniz? Bu arada biri iki kitabını yollamıştı tekrar çok teşekkür ederim.”
Bunu görünce kızın doğru söylediğini anladım, birebir görüşmedik kızla ama öyle olduğuna eminim. Bu yüzden instagram hesabımdan mesaj atmasını istedim, attı. Dedim “Ben sözelden hazırlandım elimde sayısal kaynaklar var, sana vermek istiyorum” Teşekkür etti, adresi verdi, neresi çıksa beğenirsiniz? Kız bizim Trakyalı çıktı. Benim Edirneli olduğumu öğrenince şaşırdı bayağı, hani uğraşsak bu kadar denk gelmez. Tam uygulamayı sileceğim zaman kıza rastlamam da çok ilginç. Neyse ben bayramdan sonra yollayabileceğimi falan söyledim, o da durumundan bahsetti, ben samimiyetine inandım ve kitaplarım gerçekten ihtiyacı olan birine gittiği için de kızdan daha mutluydum. Kırtasiyeden defter, kalem, falan da aldık. Yakın diye babam bıraktı verdiği adrese. Akşamına kız mesaj attı, o kadar fazla teşekkür etmiş ki onun yerine ben mahcup oldum o an. Umarım bir gün hayaline kavuşur ve umarım da şu an her neredeyse mutludur. Her işte vardır bi hayır, grikoç böyle de bir şeye vesile olmuştu, o yüzden Gökhan hocanın çabasını ve bizi her daim diri tutmasını hep takdir etmişimdir.
Gelgelelim hoşlanmadığım bir konuya ;
Gökhan hocanın siyasi görüşünü paylaşımlarından ya da videolarından az çok anlayabilirsiniz, tamam bunda bir şey yok, takdir edersiniz etmezsiniz sizin bileceğiniz iş, açıkçası ben bu durumla ilgilenmiyordum çünkü hocayı siyasi görüşü için değil yaptıkları faydalı işler ve bize gerçekten verdiği emekler için takip ediyordum. Yalan yok, çok emeği vardır üzerimizde. Fakat bir gün, Anayasa değişikliği için “Evet-Hayır” oyları kullanmıştık ya, o günün sabahı, Gökhan Hoca, Grikoç uygulamasından resimli bir yazı paylaşmıştı. “Ben …. diyorum. Her zaman arkandayım … “ gibisinden ve hani bunu Gökhan hoca yanlışlıkla mı paylaştı diye bir süre düşündüm. Hatta uygulamada bayağı polemik yaşandı. Öğrenciler durup dururken birbirine girdiler. Bilinçli bir şekilde paylaşılmış bir resimli yazıydı ve bu beni çok üzdü açıkçası. Hatta o günden sonra binlerce kişi Gökhan hocayı takipten çıkmıştı. Ben, topluma hizmet veren sanatçıların, öğretmenlerin ya da insanlar için bir şey yapmak için uğraş veren kişilerin, sosyal medya üzerinden bariz siyaset yapmasını doğru bulmuyorum. Çünkü biz onları sanatçı olarak, öğretmen olarak tanıyoruz. Fikirleri, seçimleri bizim için ikinci planda, en azından benim için öyle. Bu şekilde bir polemik yaratmak hem insanlar üzerindeki algısını zedeliyor hem de çevresinde yalnızca kendi görüşünü destekleyen insanların toplaşmasına neden oluyor ki bence bu hiç adil değil.
Bu yıl üniversitedeki ilk yılımdı ve farklı fikirden birçok arkadaşım oldu. Hiçbirisine de kalkıp “sen niye böylesin” demedim. Neden diyeyim? Herkes bir birey ve kendi hür iradesiyle seçimler yapabilir, bunu eleştirmek kimseye düşmez. Hiçbir arkadaşım arasında fikirleri için ayrım yapmadım. Ben onlarla saçı, kaşı, gözü, siyasi seçimleri için arkadaşlık kurmadım, insani yönleri için arkadaşlık kurdum ve bunu herkese tavsiye ederim.
Neyse fazla dağıtmayalım konuyu, dediğim gibi Grikoç’un gerçekten sınav dönemime çok katkısı oldu, bu minik polemik olaylar harici.
İkinci olarak ve bence en önemlisi, hele ki Sözel ve Eşit Ağırlıkçılar için!
“OSH RADYO” gibi bir güzellikten kaç kişinin haberi var bilmiyorum, eğer içinizde OSH öğrencileri varsa tüm kalbimle kucaklayıp gözlerinden öperim🌸
Nedir bu OSH Radyo peki?
Öncelikle OŞ diye okunmuyor onu söylemeliyim 😀 Normal türkçe harflerini tek tek okuyun, O-S-H Radyo 👏🏼 Açılımı “Onur Soğuk Hoca”
Radyonun kahramanları Onur SOĞUK ve Muhammed TOSUN 📻
Bu radyoda Edebiyat dersleri anlatılıyor ama bir edebiyattan çok çok daha fazlası var içeride. Onur Hoca ve Mami’nin muhabbetlerini bir kere dinlediğinizde zaten, kendinizi radyo ders akşamını iple çekerken bulacaksınız. Biri OSH deyince yüzünüzde istemsiz bir tebessüm belirecek. Oradaki bağı, sıcaklığı yazarak ifade edemiyorum, çok isterdim ama olmuyor. Birebir deneyimlemeniz lazım. Bizim dönemde Perşembe 21:30’da olurdu dersler, hiç unutmam, bazen pazartesi günleri de ek ders koyarlardı, o hafta benden mutlusu olmazdı. 12.sınıfta hafta sonları edebiyat kursuna giderdim okula, ayaklarım hep geri geri giderdi, ders başlayınca sürekli saate bakardım kaç dakika kaldı diye, hoca blok ders yapacağım dediğinde içimde Halil Sezai -İsyan çalardı. Sonra mezunluk dönemimde OSH Radyoyu keşfettim, derslerin başlamasını heyecanla bekledim saat tuttum her radyo ders akşamı. Mezunlukta karşıma çıkan en en en güzel detaydı❤️
Yazının başında defterlerimi PDF halinde atacağımdan bahsetmiştim ya, işte edebiyat defterim Radyo derslerde tuttuğum notlardan oluşuyor bu yüzden bu defterde niye durup dururken ok çıkarıp falanca kelime yazıp gülücük koymuş bu kız derseniz, o benim dersi hatırlayabilmem için yaptığım bir taktikti ve dersler öylesine matrak geçiyordu ki hâlâ unutamıyorum bazılarını. Özellikle Mehmet Rauf’un Eylül romanı üzerinde durduğumuzda Onur Hoca’nın o romanı bir anlatması vardı ki artık gülmekten çenem kaymıştı 😀 O dönem OSH’liler varsa “titrek Necip” dediğimde hatırlarlar, bak aklıma geldikçe bir gülme geliyor 😀
Radyo hakkında daha detaylı bilgi almak isterseniz Onur Soğuk Hoca’nın TEDx için yaptığı “Eğitimde Sınırları Aşmak: OSH Radyo” başlıklı konuşmasını izleyebilirsiniz💪🏻
Ha bu arada twitter’dan Onur Soğuk Hoca ve Mami Müdür’ümüzü takip etmeyi unutmayın çünkü radyo dersler sırasında oshradyo hashtagiyle derslere katılıyorsunuz. Onur Hoca ve Mami Müdür her an yazdıklarınızı okuyabiliyor ya da siz sınıftan (tag’den) başka insanlarla tanışıp kaynaşabiliyorsunuz, yani kısaca orası sizin ikinci bir aileniz oluyor. Bu yüzden üniversite sınavına girecek heerkese şiddetli tavsiyem, OSH Radyo öğrencisi olmaları, dinlemeye başladığınızda neden bu kadar üstünde durduğumu daha iyi anlayacaksınız 📻
Eveeet şimdi gelgelelim, ders ders izlediğim video kanallarına ve çözdüğüm kaynaklara 👩🏼💻
Öncelikle Doping Hafıza hakkında bir şeyler söylemek istiyorum. Öğrencilerin çoğunu almalı mıyız, yoksa o para verilmez mi ikileminde bırakmış her yerde çokça reklamının döndüğü bir platform. Ben de kullandım, bu yüzden sanırım bu konuda konuşmazsam olmaz. Sözel paketini kullandım ben ve özellikle bazı videolarının gerçek anlamda hafızaya kazındığını söyleyebilirim fakat şu, sadece doping izleyip şu kadar neti yapmış furyalarına pek inanmıyorum. Çünkü bu yalnızca o videoları izleyip deneme çözerek yapabileceğiniz bir iş değil, ha doping ne zaman işe yarıyor? Anlamadığınız ya da ezber yapmanız gereken ama bir türlü mantığını oturtamadığınız konularda. Bu konuda birçok faydası olduğunu söyleyebilirim ama onsuz da olur mu evet hem de çok rahat olur. Yani Doping Hafıza almak illa gerekli ve mucizevi bir şey değil arkadaşlar bunda bir anlaşalım. Hem de gerçekten uçuk fiyatlarda satılıyor. Ben hiçbir zaman, bir konuyu sadece doping’den dinlemedim. Önce normal ders anlatım videolarını izleyip defterlerime notlar aldım testlerimi çözdüm sonra doping’deki videolara göz attım yani körü körüne sadece gidip doping izlemedim. Bu yüzden aklınızda soru işareti kalmasın, almasanız da çok rahat bir sınav süreci geçirebilirsiniz.
Şimdi asıl konumuza gelelim, dinlediğim hocalar ve çözdüğüm kitaplar bölümüne.
Beni üniversite sınavına hazırlanma sürecimden beri takip edenler bilirler, yeni tanıyanlar için tekrar belirteyim, üniversite sınavından çıktıktan sonra İnstagram’daki çalışma bloğuma “Hangi derse nereden çalışıp ne çözdüm” serisi başlatmıştım. Kullandığım tüm kitapların fotoğrafını çekip altına da memnun olup olmadığımı falan yazmıştım, izlediğim hocalar için de öyle. Bunlar bence oldukça faydalı bilgilerdi bir sonraki sınav tayfa için ama çok altlarda kaldığı için unutulup gittiler, her ne kadar zaman zaman hatırlatmaya çalışsam da. O yüzden o postları tek tek burada da paylaşacağım. Kitap hakkında düşüncelerimin çoğunu şu an hatırlamıyorum bu yüzden birebir o zamanki paylaştığım cümleleri kopyala yapıştır yapacağım:
• Türkçe
Eveet
“Hangi derse nereden çalışıp ne çözdüm” serimizin ilk bölümüne hooş geldiniz
Sevgili misafirler, değerli konuklar, herkes hazırsa başlıyorum
(fotoğraflar kaydırmalı) Türkçe’ye çalışmaya, daha doğrusu ygs çalışmaya paragraf kitabı alarak başladım. En alttaki “Okyanus yayınları” ile. Soru kalitesi iyiydi fena değildi ama arada basım hatası olan sorular çıkınca biraz moral bozsa da yine de severek çözdüm. Önce anlam bilgisi, sözcükte anlam gibi konuları şu baştan 3. sıradaki Final yayınlarından çalışıp çözdüm (konu anlatımlı) ,, daha sonra fem ve gür yayınları soru bankalarına aynı anda başladım, zaten 12.sınıftan kalmıştı, çok az çözülüydü. Bunları halledince dil bilgisine geçtim yavaştan. Final konu anlatımlıdan çalıştım genelde, anlamadığım yerler olursa Önder Hoca’dan dinledim, ve A4’lere notlar aldım, yanlışım olduğunda o A4’lerden tekrar edip yapabiliyordum. Sonra ygs sürecinde yine paragraf olarak “Paragrafın Şifresi ” ve “Bilgi Sarmalı” çözdüm,, Paragrafın Şifresi, tüm sınav sürecinde çözdüğüm kitaplar arasında memnun kalmadığım tek kitaptır.
Bilgi Sarmalı, zorlayıcı ve kaliteliydi. Soru bankaları olarak Finalle birlikte, geçen seneden kalan Fem, Gür yayınları ve bu dönem aldığım Yayın denizi ve Limit yayınlarını çözdüm. Hepsi bana çok şey kattı, Fem kolaydı, Gür çok zorlayıcıydı. Yayın denizi ve Limit’in kaliteli soruları vardı.
Bölüm denemesi olarak da ilk önce Eksen yayınları almıştım.Başlangıç için çok ideal, sonra şöyle aralık başı gibi Palme, sınavın son düzlüklerinde de Endemik almıştım. Palme zorlasa da yorum gücümü çok geliştirdi. Endemik’in de Ösym soru tarzına uygun soruları vardı onu da severek çözdüm.
Çok sevgili ösymsever dostçuklarım, iişte böylee
Yazarken su gibi aktı sanki bir çırpıda oluvermiş gibi,, ne ara çalıştım ne ara çözdüm,, hepsi birden oldu sanki
He durun durun , bir de Onur Soğuk hocamızın dil bilgisi kitabı, bu konuda çok işinize yarayabilir. Tanıyanlar bilir, çok akıcı bir anlatımı var. Tanımayanlar da emin olamazsanız kitapçılardan bir inceleyin isterseniz, ucuz da üstelik. Verim alacağınızdan eminim
Öyleysee:
İlk serimizden hepinize hoşça kalıın
Türkçe kaynakları baştan aşağı sırasıyla ;
-Limit Yayınları YGS Türkçe Soru Bankası
–Yayın Denizi YGS Türkçe Soru Bankası
–Final Yayınları YGS-LYS Türkçe-Edebiyat Konu Anlatımlı
-Gür Yayınları YGS Türkçe Soru Bankası
-Fem Yayınları YGS Türkçe Soru Bankası
-Palme YGS Tükçe Deneme Sınavları
-Endemik Yayınları 15 YGS Türkçe Denemesi
-Bilgi Sarmalı Paragraf Soru Bankası
-Paragrafın Şifresi
Okyanus Yayınları Paragraf Kitabı
•Tarih
Vee “Hangi derse nereden çalışıp ne çözdüm” serimiziin ikinci bölümünee heepiniiiiz hooş geldiniiz
Hadi uzatmayayım başlayalım hooop
(fotoğraflar kaydırmalı)
Tarih’i en son 9.sınıfta seviyordum, sonra hocamız değişince hiç sevemedim sevmeyince yapamadım. Mezuna kalınca ne yapacağım diye düşündüğüm zaman Sacide Hoca’yı keşfettim ve en sevdiğim derslerden biri oldu aniden. Defter tuttum, Sacide hocayı izlerken. Evet diyeceksiniz zaman kaybı diye, yavaş ilerliyordum kabul ama bu defter benim kurtarıcım oldu. Sınava sayılı günler kala herkes kitaplardan not ararken ben defterimi okuyup test çözdüm. Sözeller özellikle, defter tutmak kurtarıcınız olacak demedi demeyin.
Benim defter 142 sayfa tuttu, bu herkese göre değişir. Ek olarak kitaplardan ve çözdüğüm testlerdeki yanlışlardan öğrendiğim bilgileri de not ediyordum.
Kaynaklara gelecek olursak ;
Ygs için:
Geçen seneden kalan Sınav, Körfez, Okyanus yayınları vardı ve geçen sene hiçbirine dokunmamıştım sıfırdı, bu yüzden ek kaynak almadım ygs için. Sınav, Okyanus kaliteliydi, Körfez gereksiz kolaydı.
Lys için ;
Geçen seneden kalan Sınav yayını vardı, tabii ki ona da dokunmamıştım sıfırdı, önce onu çözmeye başladım, sonra yayın denizi, limit, okyanus, aldım.
Hepsini severek çözdüm, kaliteliydi, özellikle limit ve yayın denizi.
Ygs+Lys için (sözeller; ygs’ye hazırlanırken ygs-lys birleşik kitaplar çözmeniz daha mantıklı )
Geçen seneden kalan Atlas Üniversite, Fdd, Sınav Akordiyon vardı. Tabii ki onlar da sıfırdı, severek çözdüm , özellikle fdd’nin konu anlatım kısmı olduğu için daha çok işime yaradı , tekrar açısından, sınav akordiyon da öyle. Bu sene “Çözüm” almıştım, o da çok şey kattı, bilgi olarak.
Konu anlatım olarak da Limit el kitaplarını çok kullandım, elimde paralandı diyebilirim. Sacide hocayı dinleyip not alıyor, sonra limit el kitabından tekrar çalışıyor, sonra da test çözüyordum. Bu arada tarih için Burak Ünsur hocayı da tavsiye ederim, lys’nin bir kısmını dinlemiştim, kesinlikle alanında uzman .
Böylecee ikinci serimizin de sonuna geldiiiik , esen kalın efenim
Tarih Kaynakları Baştan Aşağı Sırasıyla ;
-Limit Yayınları LYS Tarih Soru Bankası
-Okyanus Yayınları LYS Tarih Soru Bankası
-Sınav Yayınları LYS Tarih Soru Bankası
-Yayın Denizi Tek LYS Tarih Soru Bankası
-Sınav Yayınları Akordiyon Serisi YGS-LYS Tarih
-Körfez Yayınları YGS Tarih Soru Bankası
-Sınav Yayınları YGS Tarih Soru Bankası
-Atlas Akademi YGS-LYS Tarih
-Okyanus Yayınları YGS Tarih Soru Bankası
•Coğrafya
Çok sevgili ösymsever dostlaar ;
“Hangi derse nereden çalışıp ne çözdüm” serimizin üçüncü bölümünden heerkese merhabalaar (fotoğraflar kaydırmalı)
Geçen sene ygs-lys değil de sanki üniversiteye giriş sınavı sadece coğrafya sorularından ibaretmiş gibi çalışıyordum. O yüzden diğer derslerim hep geri plandaydı. Bu yanlış bir örnek, gördüğünüz gibi mezuna kaldırttı. Her derse eşit ilgiyi vermek gerekiyor. Ben bu sene coğrafyaya, liseden kalan notlar, okul kitapları, konu anlatımları ve kendi araştırmalarımla çalıştım. İnternetten bir hoca dinlemedim ama bir iki videosuna bakmıştım “Lcd Eğitim” tavsiye ederim, anlatımı çok akıcı ve kaliteli. Önce konu anlatımlılardan başlayalım;Ygs için ;
Geçen seneden kalan final konu anlatımlı ve Cevdet Özsever Yayınları vardı, ek kaynak almadım, onlar çok işimi gördü. Aynı zamanda Atlas çok kullandım. Bu konu anlatımlılardan ve okul kitaplarımdan çalışıp defter tuttum en başından beri, 193 sayfa olmuş.Cevdet Özsever yayınlarını lisede coğrafyacımız aldırmıştı. 9’dan 12’ye kadar tüm konular var, biz okulca almıştık, hem ucuzdu hem kaliteli, isterseniz siz de hocalarınızla konuşabilirsiniz inceleyip. Final konu anlatımlı da kuzenimden kalmıştı. Geçen sene çözmüştüm gerçi ama, konu anlatım kısmı bu sene de çok işime yaradı.Lys için;
Yine dediğim kaynaklar harici Palme ve Limit almıştım, başta lys’sine güvenmeyen biri olarak iyi yol almamı sağladılar.Soru bankası olarak ;Ygs için ;
Geçen sene hocamız sarı yaprak testler aldırmıştı muhtemelen Okyanus’tur. Onların yarısını çözebilmiştik. Bu dönem onu bitirdim, soruları kaliteliydi. Sonra
Okyanus, fdd, yayın denizi, limit yayınlarını çözdüm. Hepsi çok iyiydi fdd başta zorlasa da bilgi anlamında katkıları fazlaydı , ama en çok yayın denizini sevdim.Lys için;
Limit, yayın denizi, okyanus çözdüm. Yine hepsi bana katkı sağlayan yayınlardır.
Bir de bilfen ygs coğrafya bölüm denemesi çözmüştüm. Soruları zorlayıcıydı ama zora alışmak açısından faydalı.Bugünlük serimizin sonuna geldik canlar Bir başka seride görüşmek üzere, hoş kalın, şen kalın
Coğrafya Kaynakları Baştan Aşağı Sırasıyla ;
-FDD Yayınları YGS Coğrafya Soru Bankası
-Yayın Denizi Hız ve Renk YGS Coğrafya
-Okyanus YGS Coğrafya Soru Bankası
-Limit YGS Coğrafya Soru Bankası
-Bilfen YGS Coğrafya 30 Deneme Sınavı
-Okyanus LYS Coğrafya Soru Bankası
-Yayın Denizi Sarmal LYS Coğrafya
-Limit LYS Coğrafya Soru Bankası
•Felsefe ve Felsefe Grubu
Hooptirik“Hangi derse nereden çalışıp ne çözdüm” serimizin döördüncü bölümüne hooş geldiniz
Bugünkü konuklarımız , felsefe ve felsefe grubu
(fotoğraflar kaydırmalı) Şimdiiik önce şunu söyleyeyim,
Ben felsefeye dair ne öğrendiysem bu sene öğrendim. Lisede hiç üzerine düşülmezdi, biz de önemsemezdik, geçen sene bile ne ygs ne lys,, bir konusuna dahi bakmamıştım.
Mezuna kalınca , internetten öğretmen araştırıyordum ve bir de ne göreyim Funda Hoca’yı buldum (Funda Keser) Nasıl aileden biri oldu artık size anlatamam
ygs felsefeyi birlikte hallettik, lys için psikoloji, sosyoloji, mantık, hep birlikte çalıştık. Hiçbir zaman sevmediğim derse bu sene sürekli isteyerek çalıştım. Yine ve yine aynı sonuç çıkıyor: Bir dersi sevmede ve yapmada, ortam ve öğretmen en etkilisi.
Önce ygs ile başlayalım;
Ygs felsefe için defter tutmadım, Funda hoca’dan konuyu dinliyordum, notlar alınacaksa konu anlatımlı kitapların boş yerlerine alıyordum. Sonra Fdd konu anlatımlıdan, o konuyu tekrar çalışıyordum ve testlerini çözüyordum, bir iki gün sonra Atlas üniversite yayınından (konu anlatımlı) tekrar çalışıp tekrar testlerini çözüyordum. Zaten deneme çözdükçe de pekişiyordu.
Fdd yayınını kesinkez tavsiye ederim ama sadece okumayla olmaz, önce biri anlatmalı, anladığınız konu üzerine çalışmalısınız.Lys için
Psikoloji – sosyoloji – mantık adı altında 3 ders barındırıyor.
Lys için defter tuttum, yine funda hocadan dinledim, bu sefer ayrıntılı notlar aldım. Önce psikolojiyi bitirdim, sonra sosyoloji, sonra da mantık.Dersin konusunu çalışınca yine lys fdd konu anlatımlıdan tekrar çalışıp testlerini çözüyordum, bir iki gün sonra da Atlas üniversite yayınından yine çalışıp testlerini çözüyordum. Bir de çözüm yaprak test ve karekök bölüm denemesi kullandım, ikisi de iyiydi, karekök özellikle zor ama öğreticiydi ve bu bana çok yardımcı oldu.Bir serinin daha sonuna geldiiik hoşturuk kalın canlaar
Felsefe ve Felsefe Grubu Kitapları Baştan Aşağı Sırasıyla;
-FDD Felsefe ve Din Kültürü Grubu YGS Konu Özetli Soru Bankası
-Atlas Akademi YGS Felsefe
-FDD LYS (psikoloji,sosyoloji,mantık ve din kültürü) Konu Anlatımlı
-Atlas Akademi LYS Felsefe Konu Anlatımlı Soru Bankası
-Çözüm LYS Optik Formlu Psikoloji,Sosyoloji,Mantık,Din Kültürü Konu Testleri
-Karekök LYS Felsefe Grubu ve Din Kültürü Denemeleri
•Edebiyat
Canlaar “Hangi derse nereden çalışıp ne çözdüm” serisinin beşinci ve son bölümüne hooş geldiniz
(fotoğraflar kaydırmalı)
Edebiyatın yeri bende ,dersten ziyade farklı duygular barındırıyor. Neyse konudan sapma ece, sadede gel Mezuna kalmamın sebeplerinden biri de son sene edebiyat çalışmamış olmamdı (yeme bizi be ece çalışmışsındır) hayır ciddiyim ki çalışmadım, çalışmak isteyip çalışamadım, yine ortam diyeceğim ama fazlasıyla etkileniyorum ortamlardan, edebiyatçımız ne zaman derse girse en az 20 dk sınıfa nutuk çekerdi, sizden nasıl adam olacak diye, kalan 20 dakika da nutuktan sonra söylediklerini anlamaları için sınıfı kendi haline bırakırdı. En fazla 3 dakika sessizlik olurdu, sonra yine küfür kıyamet hurraa… Mezuna kalınca gecelerime güneş gibi “osh radyo” doğdu
Esprisi bir yana, ilk kez gerçek anlamda edebiyat öğrenmenin keyfine vardım çünkü liseden kalan hatıralar nedeniyle edebiyat denince aklıma “yiaa hocam kim ne yazdıysa yazdı bize neeğ” sesleri yankılanıyordu. Bu çığlıklardan kurtulup gerçek anlamda edebiyatı sevip sayan insanlarla, üstelik her ders gülüp eğlenerek geçen yayınları unutmam mümkün değil. Neys, lafa tuttunuz teknik bilgileri unuttum, bi saniye döneceğim bu konuya, önce şu kitapları konuşalım. Elimde geçen seneden kalan Fdd yayını vardı, onu da geçen sene sınava son 2 hafta kala çözmeye çalıştığım için yarısı boştu, önce ona başladım. Soruları kolaydı. Sonra eğitim vadisi föylerini aldım, çalıştığım konuyu tekrar etmek açısından çok çok işime yaradı, cevapları internette, o yüzden alırsanız yayınevine mesaj atın şifresini versin. Daha sonra palme, limit ve yayın denizi çözdüm, üçü de çok kaliteli yayınlar. Bir de cumhuriyet dönemi için konu özetli soru bankası kullandım, “seçkin eğitim teknikleri” yayını. Cumhuriyeti tekrar için çok faydasını gördüm. Bir şeyi ne kadar çok tekrar edersek o kadar akılda kalıyor. Son düzlükte de ekstrem yaprak test ve final bölüm denemesi almıştım. Yaprak testi ek olarak boş zamanlarımda canım sıkılınca hemen çözüveriyordum (hobilerim şahane) final yayını kolaydı. Sığmadı , yoruma gelin
Yoruma taştığım kısmı da atıyorum;
Edebiyat Kitapları Baştan Aşağı Sırasıyla;
-Seçkin Eğitim Teknikleri Yayını 12. Sınıf Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı
-Palme LYS Edebiyat Soru Kitabı
-Eğitim Vadisi Yayını PDF(planlı ders föyü) LYS Edebiyat
-Yayın Denizi Tek Edebiyat Soru Bankası
-Final Yayınları LYS 3 Türk Dili ve Edebiyatı Denemeler
-Ekstrem Yayınları Türk Edebiyatı Yaprak Test
-FDD LYS Edebiyat Bilgileri Soru Bankası
•Ek Olarak
Bir işe başladıysak başladığımız işi tam yapalım dedim ve bireysel ders harici ek olarak çözdüğüm kaynakları da paylaşacağım.(fotoğraflar kaydırmalı)
Bu sene çok geldiği gibi seneye de muhtemelen çok sorulacak bir soru olacak “Hangi kaynakları kullandın?” Genel bir cevap vermek için yapıyorum bunları, hem de ben geriye dönüp bakarım neler yapmışım diye 🙂 Lütfen “hmm ece bunları çözmüş “ deyip hemen o kaynakları alma girişimine girmeyin, bunlar yalnızca çözdüğüm ve memnun kalıp kalmadım şeklinde kişisel fikirlerimO zaman başlayım yavaştan, hadi gelin
Antrenmanlarla matematik’i yazın kullanmaya başlamıştım. Matematikten 2 net çıkarmış biri olarak size bu konuda tavsiye vermek benim haddime düşmez ama şunu söylemek istiyorum, kitap her kim olursanız olun (mf-tm-ts-dil) herkese hitap edecek şekilde, yapabildiğim konunun dahi tüm sorularını çözüyordum hem sürekli sözel ders çalıştığım için bu kitap benim için dinlenme fırsatı oluyordu, o yüzden belki de en çok tavsiye edeceğim kitaptır. Sonra ygs sözel meb kazanım testleri kitabını çözdüm, eba testlerinin kitaplaştırılmış hâli, soruları gereksiz kolaydı.
Ygs’nin son günleri, Palme son 15 gün tekrarı kitabını çözmüştüm ve çok çok memnun kaldım, bunu kesinlikle tavsiye ederim ama son haftalarda. Çalışmaya başladığım ilk zamanlarda eksen yayınları sosyal bölüm denemesi almıştım, kolaydı soru tarzı, başlangıç için iyi bir seçim olmuştu benim açımdan.
Daha sonra yayın denizi ve endemik yayınlarının da sosyal bölüm denemelerini çözmüştüm. Endemik ösym soru tarzıyla çok benzerdi, yayın denizinin de soruları kaliteliydi.
Bir de geri bildirim sosyal midir adı öyle bir şey, kitapçı onu yanlışlıkla başka bir kitap yerine vermişti ben istememiştim ama 😀 yine de çözmem fena olmadı, hatalı basım fazlaydı ama farklı soru tipi görmüş oldum. Denemelere gelirsek;Ygs için; Önce evrensel iletişimin k9 serisini almıştım, yeni başladığım halde soru tarzı fazla kolaydı, yani kazı biliminin adı nedir? gibi bir soru vardı mesela tarihte. Sığmadı, devamı yorumda…
Yoruma taştığım kısmı da atıyorum;
Vee böylece, serinin sonu gelmiş oluyor. Yorumun son cümlesinde de belirttiğim gibi, lütfen ilk gördüğünüz kitapları değil, iyice araştırdıktan sonra karar verdiğiniz kitapları alın. Şimdi böyle bir seri yaptım diye hemen koşa koşa “Ay ece bunları çözmüş ben de almalıyım” yargısına kapılmayın. Önce bir okuyun o kitaplar hakkındaki eleştirilerimi, kendiniz de gidin inceleyin içeriğini, eğer kaliteli olduğunu düşünüyorsanız alın, herhangi bir hocanıza da danışabilirsiniz, gibi gibi…
Bu arada unutmadan , anlamadığım ya da yapamadığım soruları nasıl hallettim ondan da bahsedeceğim son olarak. O zamanlar android telefon kullanıyordum ve Google Play’de birçok soru sorma uygulaması vardı, onlar sayesinde hiçbir sorumu “amaan neyse” deyip bir kenara atmadım, her sorumu cevaplayan biri oluyordu herhangi bir uygulamadan. Aynı şekilde ben de sorusu olanlara yardım ediyordum bu sayede birine anlattığım için de bilgilerim daha kalıcı hale geliyordu. Hâlâ var mı ve ne durumdalar bilmiyorum ama ben üç tane soru sorma uygulaması kullanmıştım. Bunlar “Bir Bilene Sor, Tosbik, Sorun Kalmasın” dı. İOS’ta da vardır muhtemelen ama yine de siz bir bakın.
Bu sayede de bir öğretmene ihtiyaç duymadan karşılıklı soru cevap yardımında bulunabiliyorduk diğer ösymseverlerle.
Yani demem o ki
Üniversite sınavına hazırlanmak için illa bir dershaneye kaydolmanız gerekmiyor. Hele ki sözelciyseniz ve evde internetiniz varsa. Dershaneye gittiğinizde falanca dersten yalnızca bir hocaya bağlı olacaksınız, hocayı sevmezseniz o dersin ne kadar çekilmez bir hâle geleceğini düşünün. Kaynak olarak da dershanenin size sunduğu kaynakları kullanmak zorundasınız, fazla çeşitli soru tarzı görmenizi engelleyecek. O yüzden özellikle mezuna kalmayı düşünen bir sözelciyseniz ve evde internetiniz varsa kendiniz için en güzel dershane ortamını oluşturabilirsiniz. Bu diğer bölümler için de geçerli fakat sayısal dersler hakkında bilgim olmadığı için zorluğu, kolaylığı ya da çalışılabilirliği konusunda, o konuda bir yorum yapamayacağım. Ama sözelciler için dershane inanın çok gereksiz. Tabii, her öğrenci farklı. Eğer siz, biri yönlendirmeden, tek başınıza disipline gireceğinize inanmıyorsanız o zaman dershane ya da kurs sizin için iyi olabilir. Yine de ben her zaman, insanın isteyince başaramayacağı şeyin olmadığı kanısındayım.
Umarım bu yazım üniversite sınavına hazırlananlara, mezuna kalmayı düşünenlere ya da dershane konusunda kararsız kalanlara yardımcı olur. Çünkü ben mezuna kaldığımda hep böyle bir yazı okumak istemiştim internette, bulamadığım için de söz vermiştim “hedeflerime ulaşırsam bulamadığım yazıyı ben yazacağım” diye. Ve nitekim sözümde durmuş bulunmaktayım, üzerimden büyük bir yük kalktı 🙂
Dilerim her biriniz emeklerinizin karşılığını alır ve hedeflerinize en doğru yoldan ulaşırsınız. Bahtınız, şansınız, yolunuz açık olsun 🤗 🌼
Ece tsk çokçoook tsk ederim . Bir mf ci olmama rağmen yazindan çok etkilendim. Her seyi cok güzel anlatmisdin. Tebrik ederim. Bende ayni senin yasadigin durumdayim. Evde mezuna kaldim. Dediklerini aynen yapiyormuşum zaten ama dogru yoldamiyim degil miyim kafam karisikti. Sayende bunu da hallettim. İnş bende kazanırım. Hayalimdeki yere ulaşırım.😙
BeğenLiked by 1 kişi
Ben teşekkür ederim bu güzel yorumun için 🙂
Hayallerinin de ötesini yaşamanı dilerim, yolun açık olsun.
Sevgiler 🌼
BeğenBeğen
Çok teşekkür ederim 😁😊
BeğenLiked by 1 kişi
bayıldım ya o kadar yardımcı olduki hani nerden başlasam nasıl yapsam derken iyiki okumuşum galp galp galppp
BeğenLiked by 1 kişi
galp galp
BeğenBeğen